Üzülme! Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, ne mutlu sana! Elinde olmayanları söyleme bana. Elinde olanlardan bahset can! Geceler hep kimsesiz mi geçecek? …Gidenler dönmeyecek mi? Yitirdiğin; bir bakarsın yağmurlu bir gecede Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış. Bil ki güzellikler de var bu hayatta. Gel Git’lerin olmadığı bir hayat düşünebilir misin? Hüzün olgunlaştırır…
Herşey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme ! Çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir.
cumanız mübarek olsun Allah dostları
Kalsam,
Sığdıramam
Bu deli maviyi ihanet kokan soluguna metropollerin . . .
Üşür gözlerimde yediveren tomurcuk,
Yedi göğün yıldızları . . .
Yüreğimde bir maral ağlar,
Hangi suya eğilsem. . .
*************
Ellerimin
Dikiş tutmazlığı
Ellerine teyellenmişken
Bağlıydım hayata
Ama şimdi
Çözüldüm her anlamda . . .
Tırnaklarım etimden ayrıldı çünkü . . .
Çünkü;
Beklenenden tez düştü ak’lar çocuk saçlarıma . . .
Çünkü kırıldım;
Saç uçlarıma kadar !
*********************
Ve. . .
Haziran gibiydi çocuklar, yakmayan sıcaklıklarıyla
Yüzlerinde yüzlerce iklim, alabildiğine savunmasız,
Ürkek ve masum . . .
Ve böyle temizken hayat
Ne büyük günah işledik büyümekle.
Hani diyorum ya ;
Umuda gülümse hep,
Aç gözlerini,
Yosun tutmuşsa da zaman,
Aldırma !
Sen,
Çoktan kapamışsın gözlerini,
Yüzünde buruk bir gülümseyişi hediye bırakarak . . .
****************
Artık çıkarım bulanık köpüklü dalgalardan.
Ağlamam bu sefer inan, yıkıldığında kumdan şatolarım.
Hem artık güneş çizmeyi öğrendim.
Gözlerime hükmetmeyi,
Susmayı,
Tırnağımı daha derinden koparıp,
Hıçkırıklarımı tam sol yanımda yok etmeyi.
~Gizlemeyi~ ama bi yağmurda geçmiyor söz işte, yüreğime…
O ağlıyor ben damlıyorum . . .
Bakma büyümüş gibi yapıyorum..!
Sizin de beğenen gönlünüze sağlık..
Herkesin anlayış derecesi farklıdır..
Benim,sana anlatacaklarım,
Ancak senin anlayacağın kadardır..!
Her harfi yoluna heceledim…
Ve bilesin üstüne Aşkı giydirdiğim, Söz verdim ben bu yüreğe… Hiçbir harfi sensiz bir cümleye kurban etmedim…
Gönlüm, dilime dargın, dilim gönlüme…
Gönlüm ,duygularını anlatamadığı için kızarken dilime;
Dilim ,anlatamayacağı şeyleri düşündüğü için kızıyor gönlüme…
Çalınan her kapı hemen açılsaydı;
Ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı.
Dibi yosun tutan denizlerle ilgilenme,sen dağları seyret.
Yenik düşüyorsan,özlemlerine aldırma…
Kalbindeki o uçsuz bucaksız sevgiyi hisset.
Işıklar sönmüşse ve karanlıksa ona da aldırma,
Ay ışığını seyret…SABRET…
Sabret ki herşey hissettiğin kadar derin ve sonsuz olsun.
Sabret ki herşey gönlünce olsun…
İyi ki geçiyorsun zaman…
Ya acının en derinime işlediği bir anda donsaydın…?
Bir muammadır “AŞK”…
Kiminin vicdanına atılan taş,
Kiminin fakir gönlüne katılan aş,
Kiminin de gözünden akıtılan yaştır, “AŞK”…
Arza hacet yok, hâlim sana ayandır…
Dile gerek yok, sessizliğim sana beyandır…
Söze lüzum yok, susuşum sana kelâmdır…
Kelâma ihtiyaç yok, Aşk sana figândır…
İnsan; sözünü yağmur gibi yumuşakça indirmeli kulaklara…
Kırıp dökmemeli…
Damla damla söylemeli…
İnce ince sevmeli…
Ey sevgili!
Bir geceliğine değiş tokuş etseydik yüreğimizi..
Taşıyabilir miydin acaba?
Ben’deki sen’i..!
“Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca.. Dağı bile taşır insan aşık olup, inanınca.. “
Bazen uzaklaşmak gerekir, yakınlaşmak için..
Bazen hatırlamak gerekir, hatırlanmak için..
Bazen ağlamak gerekir, açılmak için..
Bazen anmak gerekir, anılmak için..
Bazen de susmak gerekir, duymak için..
“Gülene neden gülüyorsun diye sorulmaz, ama ağlayana neden ağladığı sorulur.. Sende dualarında ağla ki, Rabbin sebebini sorsun..”
“Bir gece sevgili içeri girdi. Yerimden öyle bir fırlamışım ki elbisemin eteği mumu söndürdü.
Güzelliği ile karanlığı dağıtan sevgili sordu bana;
Ben gelince neden ışığı söndürdün?
Dedim ki; güneş doğdu zannettım.. ”
(Hz.Mevlana)
Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor..
Derin denizleri ise ancak derin sevdalar..
Anladım ki;
Derin ve esrarengiz olan her sey susuyor.
Anladım ki;
Susan her şey derin ve heybetli.
Anladım ki;
İnsanlar;
Susanı korkak.. Görmezden geleni, aptal.. Affetmeyi bileni, çantada keklik sanıyorlar..
Oysa ki;
Biz istediğimiz kadar hayatımızdalar..
Göz yumduğumuz kadar dürüstler
Ve sustuğumuz kadar insanlar..!
Gitmelisin sol yanımın sesi,öyle bir git ki bir ayağın vefa izi bıraksın kan revan çöllerime..
Esasında yolculuk; başını alıp gitmek değil, sevgilinin ayakları ile gittiğinde yüreğiyle
dönmesidir.
İster geceyi ört üzerime,istersen örsele gövdemi.
Benden ancak şunu duyarsın:”Ey yüreğine vurulduğum neylersen eyle kahrında hoş lutfun da.”
Gelmek korkutmasın seni, biliyorum ki durmaktır seni korkutan, korkuları öyle yak ki durmak
bile utansın gelişinden..
Aşkı kaybedenler, gelmesini beceremeyenlerdir, titrek ayakların şifası elbet vardır..
Öyle bir gel ki;gözlerimi sereyim ayaklarına..
Öyle bir gel ki; gelişinle gecenin damarları çatlasın..
Ve sağanak sağanak aksın aşkın gözyaşları..!
@hakan
Keske dememek için bunu okumak istersiniz diye düşündüm..
Nûr bâtına girince genişler, basîret gözü açılır, kul Allah Teâlâ’nın, tedbirini güzelliğini görür, hoşnudsuzluk ve sıkıntı hali de ortadan kalkar. Çünkü sadrın genişliği, sevginin ve sevgilinin yapdıklarından gerçekden seven kişinin rızası gibi tad almağı ihtiva eder. Çünkü seven, sevgiliden gelen her şeyi kendisinin murâdı ve tercihi olarak görür. Sevgilinin tercihini görmenin lezzeti ile, şahsi tercihini göremez hâle gelir. Bu mânâda:
“Sevgilinin yapdığı her şey sevimlidir.” denmiştir. (Avârifu’l-Meârif tercümesinden, s. 623-625.)
Dâvûd aleyhisselâm’a şöyle vahiy geldi:
– Ey Dâvûd sen istersin, ben de isterim. Ancak benim istediğim olur. Benim istediğimi kabul edersen, isteğinde sana yetişirim. Elbette benim istediğimden başkası olmaz.
Ömer bin Abdulaziz buyurdu ki:
– Takdir edilene sevinirim.
Acaba takdir nedir? Ne istersin dediklerinde
– Allahü Teâlâ’nın alnıma yazdığını isterim, buyurdu.
İbni Mes’ud radıyallahu anh buyurdu ki:
– Olan bir şeye keşke olmasa idi veya olmayan bir şeye keşke olsaydı demekden ise ateş yemeği tercih ederim.
Peygamberlerden biri yirmi sene açlığa ve çıplaklığa ve çok sıkıntılara mübtelâ oldu. Duâ etdi kabul olmadı. Vahy geldi ki:
– Gökleri ve yeri, yaratmadan önce, senin kısmet ve takdirinden nasibin bu idi. Yaratmış olduğum gökleri, yeri ve mülkümdeki düzeni senin için bozayım mı? Benim istediğim olmasın da, senin istediğinin olmasına mı hükmedeyim. Benim istediğim değil de, senin istediğin mi olsun? İzzetime yemin ederek söylüyorum. Eğer kalbinden bu geçer ise, ismini peygamberler defterinden silerim.
***
Hayır, Allah’ın Dilediğindedir
Kur’an-ı Kerim’de Yûsuf aleyhisselâma bakan kadınların onun güzellik, azâmet ve celâlinden, ellerini kesdikleri halde acısından haberleri olmadığı bildirilmektedir.
Mısır’da kıtlık olmuşdu. Aç olanlar Yûsuf aleyhisselâmı görmeğe gider açlıklarını unuturlardı. Bu mahlûkun güzelliğin tesiridir. Her şeyi yaradan Allahü Teâlâ’nın güzelliği, bir kimseye gösterilir ise belâları duymamasına niçin şaşılsın?
Sahrada oturan bir kimse vardı. Allah’ın her hükmetdiğine, bu hayırlıdır, derdi. Eşyasını kollayan bir köpeği vardı. Yükünü yüklediği bir de merkebi vardı. Bunları uyandıran bir de horozu vardı. Aç bir kurt gelib merkebi parçaladı. Bunda bir hayır var, dedi. Horozu da köpek öldürdü, yine bunda bir hayır var, dedi. Köpek de başka bir sebeple öldü. Yine bunda bir hayır var, dedi. Hanımı ve çocukları üzülerek, her ne olursa bunda da bir hayır var, diyorsun, bu ne biçim hayırdır? Ellerimiz, ayağımız bunlar idi. Hepsi öldü, dediler. Belki hayır, bunlarda olur, dedi.
Ertesi gün kalkdıklarında etrafında bulunanları merkeb, horoz ve köpek sesleri sebebiyle, hırsızların bulup mallarını alıp, kendilerini de öldürmüş olduklarını ve bunlarınkiler öldüğü için hırsızların kendilerini bulamadıklarını gördüler.
Allahü Teâlâ’nın işi karşısında (bunda bir hayır var) demenin hikmetini anlamadın mı? dedi. (Kimya-yı Saadet’ten)
İbrahim Edhem kuddise sirruh duasında tereddüt etmişdi. Bu sırada gözlerine uyku bastı. O esnada hatiften gelen bir sesle kendisine şöyle denildi.
Ey İbrahim de ki:
– Allahım, beni senin takdir ve hükmüne razı olanlardan eyle! Senin belâlarına sabretme gücü ver. Senin nimetlerine şükretmek nasib eyle! Senden, nimetlerinin tamamını, vereceğin afiyetin devamını ve senin sevginde sebatımı isterim.
Abdülkâdir Geylânî kuddise sirruh buyurur:
– Allah’dan onun rızasından gayrı bir şey isteme. Onun rızası dahilinde, helal kazanç iste, helal yiyecek, giyecek ve içecek iste. Alın terinin ve helal kazancının haricinde şeylere talip olma. Allah’ın emirlerinden kaçma. Ona kendisinden dünyalık talebinde bulunmak gayesiyle ibâdet etme. Yalnız onun rızası için ibâdet et.
Risâle-i Kuşeyri’de nakl edilmişdir ki Musa aleyhisselâm:
– Ya İlâhî! Sen Âdemi kudret elinle yarattın. Ona türlü türlü keramet verdin sana nasıl şükreyledi? deye sordu. Hak Teâlâ ve Tekaddes hazretleri:
– Âdem, o kerametlerinin hepsini benden bildi, dedi. Mûsâ aleyhisselâm:
– Ya Rabbi! Beni bir amele kılavuz kıl ki, onu işlediğim zaman benden razı olasın!
Hak celle ve alâ hazretleri:
– Ya Mûsâ! Benim rızam, senin rızandadır. Yani benim kazama sen razı olursan, ben de senden razı olurum” buyurdu.
:):):):) Allah razı olsun.Keşkeeeeeee
Aklın yolu kaç bilmiyorum ama bendekine aklı denirse eğer,o hiç ben de olmadı.Hep başka yerde.işin aslınıda sorarsanız,ben de onu getirmek için hiç çabalamadım.çünkü olduğu yerden son derece memnunum
paylaşımlarınızın hepsi birbirinden güzel.Allah razı olsun
Bir deniz kesilen gözlerimin kıyısında
bir aşk ovasını görmüştün hani;
Safran dallarıyla, ağustos gülleriyle sarmaş dolaş.
Bunu unutma, hatırla ama.
Bir tatlı ömür gibi gitmeye niyetlendin,
Ayrılık atına eyer vurdun inadına.
Ama bizi unutma, hatırla ama.
Ben
Hiçbir aşk şiirimi sana yazmadım zaten,
Say ki;
Bir yaz günü
Ürkek bulutun kalbiydi
Gözbebeklerimde titreyen…
Kurumuş bir dal gibi
Kırılmaya meyilliydi kirpiklerim
Ve yeminliydi geceler
Düşlerimi deşmeye…
***
Sen gittin ya benden baharı da alıp,
Güller soldu, renkler yitti, umut bitti,
Güneş ara verdi çiğdemle raksına,
Kalem yazmadı şiir, vuslattan başka…
Sen gittin ya dualar hep senden yana…
Dumanlar sana doğru, ışık yok oldu,
Gözümde hep gri, hep mavi durdu,
Hülyalar sana döndü, emeller sana…
Seni tanıyamadılar Ey Güneş’im!
‘Ben’ ruhuyla göremediler seni;
Samimi niyaza karşı mütevazı,
Şarlatanlara karşı kibirli…
Seni tanıyamadılar ey can suyum,
‘Ben’ gönlüyle göremediler;
Tende can, canda canan oluşunu,
Kelamıma mana oluşunu…
***
Bir ben gitti sende, sen giderken!
Bir gül gitti sende, veda ederken!
Cananım can feda aşkın yoluna,
Bir ben yitti sende, sen giderken!
Çok bekledim gelmedin,
Galiba gitmeye karar verdin
Yine ve bana sormadan,
Ama beni de alarak…
Pas tuttu yüreğim sensizlikten,
Küf tuttu ciğerim kokunun yoksunluğundan,
Bahar gelmesin mi sineme?
Açmasın mı mavi güller?
Bana sen lazım,
…Vermesin mi kader?
—
Ey aşık,hani özlem çekiyorsun ya sevgiliye!
Bilki sevgilindendir özlemin özü.
Odur asıl sana özlem duyan
Çünkü,o tutuşturmayınca
alevi,kimsede olmaz ateş.Ve
aşk ateşi önce sevilene
ondan sonra sevene
düşer
Aşk davaya benzer,
cefa çekmekte şahide…
şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki..
Anladım ki,gönül çuvalımdaki kelimeler yetmez.
Oysa gönlüm güzel olmazsa,bahçemde bir GÜL dahi bitmez.
Ey sevgili ! Senin aşkın daim olsun
Benim yaram olsada farketmez
Aşk; vazgeçmektir Ey Sevgili!
Mecnun gibi aklından,
Kerem gibi bedeninden vazgeçmek.
Yardan gayrısından, cümle cihandan vazgeçmek.
Yemeden, içmeden, uykudan, uyanıklıkdan ve vazgeçmekten bile vazgeçmektir gün gelince.
Senin için senden vazgeçmişim.
Bilesin..!!
Gözde yaş yoksa ruhta gökkuşağı oluşmaz ..Günün her saatini dün olduğundan daha iyi olabilmek için kullanmalısın.. Büyük ruhlar, acılarını sessizce çeker.. Hiçbir zorluk çok büyük değildir..Yeter ki onu kücük parçalara bölmesini bil.. Her insanın yaşamı, Allah’ın eliyle yazılmış bir peri masalıdır.. Dün bitti ,bugünü yaşa ..Hayata değer bir yaşam, sevmeye değer bir aşk, dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçme.. Ne eksik ne fazlasını ara ve seni üzenle ASLA UĞRAŞMA…
Bir nasıhat edeyim ilerde yanmayasın
Her yüzüne güleni dostumdur sanmayasın
Bukalemun mavi mi? şekline kanmayasın
İşi gücü hep boyar rengini arar bulur
Belki faydam dokunur sözümü alanlara
Bu gibi hainlerden habersiz olanlara
Okusun ibret alsın kanmasın yalanlara
Her bir ortama uyar dengini arar bulur
Ona kucak açarsın evine gelir gider
Öyle sıcak davranır şeytandan daha beter
Senin ilaç paranı aşırıp zula eder
Velinimetten sayar engini arar bulur
Bazen gelip dert yanar yokmuş çaresi gibi
Seni bağrına basar çiğer paresi gibi
Alçaklarda dolaşır lağım faresi gibi
Gemiyi alttan oyar küngünü arar bulur
Eline fırsat geçsin hemen derini yüzer
Dostluktan eser kalmaz bir böcek gibi ezer
Sırlarını çözerse gazete olup gezer
Kovaya benzin koyar yangını arar bulur
Özel dostları ile neyin varsa kapışır
Ayak oyunlarına iblis bile apışır
Sende çıkarı varsa kene gibi yapışır
Hep avantadan doyar zengini arar bulur
Der Mikdati eskimez istismarın modası
Çok pahalı ders olur gafillerin hatası
Aslında çok korkaktır çamurlara batası
Güçsüz olana kıyar cengini arar bulur
İnsanların çoğu, ömürlerinin büyük bir bölümünü rol yaparak geçirirler.
Yusuf Ziya Keskin
Birdem abid bir dem zahidbir dem asi bir dem muti!
Yunus Emre
Bil ki, sana söz taşıyan, senden de taşır. Seni sende olmayanla öven kimsenin, seni sende olmayan şeyle kötülemesinden emin olamazsın.
Hasan-i Basri
Kalbi ve sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa, o, yine dilsiz sayılır.
Mevlana
Kişiyi hak ettiğinden çok övmek riyadır, layık olduğundan daha övmek ise, ya acizlikten ya da hasettendir.
Hz. Ali
Riya olmasın diye cemaatten kaçanlar ayrı bir riya içindedirler.
Abdulhakim Arvasi
İnsanlar arasında kendisini zemmeden kimse, hakikatta kendisini övmüş olur. Bu ise riya alametlerindendir.
Hasan-ı Basri
İnsanlar daima gördükleri gibi değildir.
Gotthold Eprahim Lessing
İyi olup da kötü görünmek isteyenlere de “ikiyüzlü” derim ben.
Oscar Wilde
Herkes ikiyüzlüdür.
Frederick IV
Belirli sabit fikirlere kapılmış olanlar, tasvip etmedikleri şeyleri savunmaya mahkumdurlar.
Cicero
Ey arkadaş! İman kesene dikkat et. Riya ve kötü huy fareleri onu kemirmesin!
Yahya Bin Muaz
Bir bakarsın yüzüne ay gibi parlıyan güzele benzer
Tatlı ve kibar konuşur dilleri sana iltifatlar dizer
Bir yılan gibi sokulur bedenine yanında doğru yolu gezer
Gözüne karşı gülsede arkandan boyunu posunu süzer
Kötü yolu seçeni gösteriş diye efendice uyarıp tutup kızar
Hakikati ve nezaketi öğreterek eline nasihatler yazar
Bu davranışıyla seni kazanır kandırır içine giderek sızar
Farkında olmadan dostum diye seslenir arkandan mezarını kazar
Her mutlu gününde yanında baş köşede yerini bulur
Nereye gitsen peşinden gelir işinin başına kurulur
Dost dediyin unutma kara gün gelince hep belli olur
Böylesi dara düşence bulunmaz ortalıktan kaybolur
Hayat keyfine tad gelsin der çayına atar uyuşturucu şeker
Bayılıp düşersin kucağına seni soyar paranı alır orada eker
Buda yetmezmiş gibi malına göz koyar ocağına incir diker
Boşuna dilini dökme o yardım edeceyinin yerine elini çeker
Nerede cahil bir insan görseler yardım edelim diye kandırıyor
Sende bizdensin müslümanlık borcumuz elini boynuna sardırıyor
İş işten geçtikten sonra işkence yaratarak tehditle azarlıyor
Erkeyi zinaya kadının namusunu parayla başkalarına pazarlıyor
Hayatı bir oyuncak misali yaşıyor mutluluğu erkeği kadını
İsmini de aşk koymuşlar hayal olan güzel sevdanın adını
Herkes düşünüyor ağzına gelecek olan bir lokmanın tadını
Kimin umrunda bu yalan sevgin bitecek düşündünmü ardını
Unutmayın tanımak imkansızdır aradan yıllar geçsede günler
İnsanlar yarın değişir düşünce gelişir geride kalır dünler
Ne kadar anlamaya çalışsada içinden geçenleri bilmezler
Akıl zamanı zekayla yaşar yaşadıkça deyişirsin ama görmezler
İşte bizim insanlar okuyamazlar yüreği görmezler dildeki yalanı
Çabuk aldanırlar fark etmezler beline dolanan o zehirli yılanı
İki çift tatlı söz edene inanır sahibi eder kendine eş tutar kılanı
Hiç fark etmez kendisini tuzağa düşürerek hayatını zevkle çalanı
Namus haysiyet hakikat nedir bilmez o gafil olan şeref…z insanlar
Kişiliğini gizleyen maluklar nur yüzlerine kirli maske takan korsanlar
Bu milleti böyle dolandırıp kötü işlerini kullanarak acizce sarsanlar
Tek bir dileyim Allahından bulsunlar İKİ YÜZLÜ LANET İNSANLAR
Mademki kendinde bir dert veya pişmanlık hissediyorsun; bu, Allah’ın sana olan yardımının ve sevgisinin bir delilidir.
Mevlana’nın sözlerinden iyi anlamak gerek.Aksi taktirde kendimiz Mevlana olsak ne yazar
Sana;
Dilsiz, dudaksız sözler söyleyeceğim..
Bütün kulaklardan gizli sırlardan bahsedeceğim..
Bu sözleri sana;
Herkesin içinde söyleyeceğim ama senden başka kimse duymayacak Kimse anlamayacak..!
Hazret-i Şems’i, konuşup nasihat etmesi için bir meclise davet etmişler.
Meclise girer girmez köşe bir yere oturunca,
Kendisini baş köşeye davet edenlere de şu cevabı vermiş;
Adam adamsa oturduğu her yer köşe olur ona!
Adam adam değilse, köşe bile eşik olur ona!
Kör cehalet çirkefleştirir insanları!
Suskunluğum asaletimdendir…
Her lafa verecek bir cevabım var lakin;
Bir lafa bakarım laf mı diye,
Bir de söyleyene bakarım adam mı diye…!
Aşk,namaz kılmak gibidir..Niyet ettikten sonra etrafa bakılmaz..!
Aşka Yanmalı, Can Dediğin…
Ya Canan Olmalı; Ya da Canını Almalı…
Yar Diyemezsin ki Herkese, İçindeki Yaran Olmalı…
Herkesin de bir yüreği vardır Amma;
Yürek Dediğin , Bir Aşka, Bir B(aşka) Yanmalı..
Hayata tepeden bakarsan, insanların sadece tepesini görürsün.
Hayata daima insanlarla aynı mesafeden bak;
O zaman insanların hem yüzünü, hem kalbini görürsün.
Mühim olan yükseklere çıkıp, hayata tepeden bakmak değildir;
Mühim olan ne kadar yükselsen de,
Her şeye eşit mesafeden bakabilmektir.
Hayatta her şey olabilirsin,
Fakat mühim olan hayatın içinde “İnsan” olabilmektir..
Dahası şöyle devam edelim ki ırganırız diye umut ederek…!
Sana affedilemeyecek kadar büyük hata yapan birine,
Akıl sınırlarının bittiği yerden başlayacak ceza vermek istiyorsan,
Bütün samimiyetinle affet.
Hissedilen her şeyi arşivleyen kader,
Kendisiyle en iyi biçimde ilgilenecektir.
Kaderin ilgilenmesi elbette ki yine kaderdir,
Lakin aklı kullanmakta bir o kadar kaderdir…
Güvendiğiniz dağlara karlar yağdığında,
En güzel çare,
Dağ ile karı başbaşa bırakmaktır.
Gün gelip karlar eridiğinde; Dağ yolunuzu gözleyince
En güzel cevap,
Başka bir dağdan selam yollamaktır…”
Rabbim;
Değmeyende oyalama beni..!
Ve ”AŞK” köşe başında dilenir oldu..
Allah rızası için biraz ”SADAKAT”..!
Bir kalp, kuyuya düşerse kalp daralmaz kuyu daralır..
Haydi,düştüğün kuyularda kaybet beni..!
Yer o yer ama ne ben aynı ben’im ne sen aynı sen’sin..
Üstelik sen ve ben,
ben ve sen de değiliz..!
Allah’ım;
Biliyorum burası cennet değil ama her insan gibi benim aslım da cennetten..
Ne olur dünya da cennet olsun..