Mevlana`dan…

Üzülme! Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, ne mutlu sana! Elinde olmayanları söyleme bana. Elinde olanlardan bahset can! Geceler hep kimsesiz mi geçecek? …Gidenler dönmeyecek mi? Yitirdiğin; bir bakarsın yağmurlu bir gecede Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış. Bil ki güzellikler de var bu hayatta. Gel Git’lerin olmadığı bir hayat düşünebilir misin? Hüzün olgunlaştırır…

Herşey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme ! Çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir.


180 Replies to “Mevlana`dan…

  1. Kalsam,
    Sığdıramam
    Bu deli maviyi ihanet kokan soluguna metropollerin . . .
    Üşür gözlerimde yediveren tomurcuk,
    Yedi göğün yıldızları . . .
    Yüreğimde bir maral ağlar,
    Hangi suya eğilsem. . .

    *************

    Ellerimin
    Dikiş tutmazlığı
    Ellerine teyellenmişken
    Bağlıydım hayata
    Ama şimdi
    Çözüldüm her anlamda . . .
    Tırnaklarım etimden ayrıldı çünkü . . .
    Çünkü;
    Beklenenden tez düştü ak’lar çocuk saçlarıma . . .
    Çünkü kırıldım;
    Saç uçlarıma kadar !

    *********************

    Ve. . .
    Haziran gibiydi çocuklar, yakmayan sıcaklıklarıyla
    Yüzlerinde yüzlerce iklim, alabildiğine savunmasız,
    Ürkek ve masum . . .
    Ve böyle temizken hayat
    Ne büyük günah işledik büyümekle.
    Hani diyorum ya ;
    Umuda gülümse hep,
    Aç gözlerini,
    Yosun tutmuşsa da zaman,
    Aldırma !
    Sen,
    Çoktan kapamışsın gözlerini,
    Yüzünde buruk bir gülümseyişi hediye bırakarak . . .

    ****************

    Artık çıkarım bulanık köpüklü dalgalardan.
    Ağlamam bu sefer inan, yıkıldığında kumdan şatolarım.
    Hem artık güneş çizmeyi öğrendim.
    Gözlerime hükmetmeyi,
    Susmayı,
    Tırnağımı daha derinden koparıp,
    Hıçkırıklarımı tam sol yanımda yok etmeyi.
    ~Gizlemeyi~ ama bi yağmurda geçmiyor söz işte, yüreğime…
    O ağlıyor ben damlıyorum . . .
    Bakma büyümüş gibi yapıyorum..!

  2. hakan :

    Fatima(Nisa) :Sana dair ne varsa, ben hepsini aşk bildim.
    Sevda bildim..
    Seni sen bildim de sevdayı sana bildim.
    Aşka sen diye bakmadıktan sonra ben aşkı neyleyeyim?
    Seni ruhuma cemre diye damlatmadıktan sonra ben bu bedende neyleyeyim..?
    Aşk da sen, hasret de sen, ben de sen..
    HZ MEVLANA

    emeğinize sağlık.çok güzel paylaşım

    Sizin de beğenen gönlünüze sağlık..

  3. Herkesin anlayış derecesi farklıdır..
    Benim,sana anlatacaklarım,
    Ancak senin anlayacağın kadardır..!

  4. Her harfi yoluna heceledim…
    Ve bilesin üstüne Aşkı giydirdiğim, Söz verdim ben bu yüreğe… Hiçbir harfi sensiz bir cümleye kurban etmedim…

  5. Gönlüm, dilime dargın, dilim gönlüme…
    Gönlüm ,duygularını anlatamadığı için kızarken dilime;
    Dilim ,anlatamayacağı şeyleri düşündüğü için kızıyor gönlüme…

  6. Çalınan her kapı hemen açılsaydı;
    Ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı.

  7. Dibi yosun tutan denizlerle ilgilenme,sen dağları seyret.
    Yenik düşüyorsan,özlemlerine aldırma…
    Kalbindeki o uçsuz bucaksız sevgiyi hisset.
    Işıklar sönmüşse ve karanlıksa ona da aldırma,
    Ay ışığını seyret…SABRET…
    Sabret ki herşey hissettiğin kadar derin ve sonsuz olsun.
    Sabret ki herşey gönlünce olsun…

  8. İyi ki geçiyorsun zaman…
    Ya acının en derinime işlediği bir anda donsaydın…?

  9. Bir muammadır “AŞK”…
    Kiminin vicdanına atılan taş,
    Kiminin fakir gönlüne katılan aş,
    Kiminin de gözünden akıtılan yaştır, “AŞK”…

  10. Arza hacet yok, hâlim sana ayandır…
    Dile gerek yok, sessizliğim sana beyandır…
    Söze lüzum yok, susuşum sana kelâmdır…
    Kelâma ihtiyaç yok, Aşk sana figândır…

  11. İnsan; sözünü yağmur gibi yumuşakça indirmeli kulaklara…
    Kırıp dökmemeli…
    Damla damla söylemeli…
    İnce ince sevmeli…

  12. Ey sevgili!

    Bir geceliğine değiş tokuş etseydik yüreğimizi..

    Taşıyabilir miydin acaba?

    Ben’deki sen’i..!

  13. “Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca.. Dağı bile taşır insan aşık olup, inanınca.. “

  14. Bazen uzaklaşmak gerekir, yakınlaşmak için..
    Bazen hatırlamak gerekir, hatırlanmak için..
    Bazen ağlamak gerekir, açılmak için..
    Bazen anmak gerekir, anılmak için..
    Bazen de susmak gerekir, duymak için..

  15. “Gülene neden gülüyorsun diye sorulmaz, ama ağlayana neden ağladığı sorulur.. Sende dualarında ağla ki, Rabbin sebebini sorsun..”

  16. “Bir gece sevgili içeri girdi. Yerimden öyle bir fırlamışım ki elbisemin eteği mumu söndürdü.

    Güzelliği ile karanlığı dağıtan sevgili sordu bana;

    Ben gelince neden ışığı söndürdün?

    Dedim ki; güneş doğdu zannettım.. ”

    (Hz.Mevlana)

  17. Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor..

    Derin denizleri ise ancak derin sevdalar..

    Anladım ki;

    Derin ve esrarengiz olan her sey susuyor.

    Anladım ki;

    Susan her şey derin ve heybetli.

  18. Anladım ki;

    İnsanlar;

    Susanı korkak.. Görmezden geleni, aptal.. Affetmeyi bileni, çantada keklik sanıyorlar..

    Oysa ki;

    Biz istediğimiz kadar hayatımızdalar..

    Göz yumduğumuz kadar dürüstler

    Ve sustuğumuz kadar insanlar..!

  19. Gitmelisin sol yanımın sesi,öyle bir git ki bir ayağın vefa izi bıraksın kan revan çöllerime..

    Esasında yolculuk; başını alıp gitmek değil, sevgilinin ayakları ile gittiğinde yüreğiyle

    dönmesidir.

    İster geceyi ört üzerime,istersen örsele gövdemi.

    Benden ancak şunu duyarsın:”Ey yüreğine vurulduğum neylersen eyle kahrında hoş lutfun da.”

    Gelmek korkutmasın seni, biliyorum ki durmaktır seni korkutan, korkuları öyle yak ki durmak

    bile utansın gelişinden..

    Aşkı kaybedenler, gelmesini beceremeyenlerdir, titrek ayakların şifası elbet vardır..

    Öyle bir gel ki;gözlerimi sereyim ayaklarına..

    Öyle bir gel ki; gelişinle gecenin damarları çatlasın..

    Ve sağanak sağanak aksın aşkın gözyaşları..!

  20. @hakan

    hakan :
    çünkü,KEŞKE:
    Kaçırılmış fırsatların, bastırılmış duyguların, harcanmış hayatların, boşa yaşanmış ya da hakkıyla yaşanamamış yılların, gecikmiş itirafların ağıtıdır.

    Keske dememek için bunu okumak istersiniz diye düşündüm..

    Nûr bâtına girince genişler, basîret gözü açılır, kul Allah Teâlâ’nın, tedbirini güzelliğini görür, hoşnudsuzluk ve sıkıntı hali de ortadan kalkar. Çünkü sadrın genişliği, sevginin ve sevgilinin yapdıklarından gerçekden seven kişinin rızası gibi tad almağı ihtiva eder. Çünkü seven, sevgiliden gelen her şeyi kendisinin murâdı ve tercihi olarak görür. Sevgilinin tercihini görmenin lezzeti ile, şahsi tercihini göremez hâle gelir. Bu mânâda:

    “Sevgilinin yapdığı her şey sevimlidir.” denmiştir. (Avârifu’l-Meârif tercümesinden, s. 623-625.)

    Dâvûd aleyhisselâm’a şöyle vahiy geldi:

    – Ey Dâvûd sen istersin, ben de isterim. Ancak benim istediğim olur. Benim istediğimi kabul edersen, isteğinde sana yetişirim. Elbette benim istediğimden başkası olmaz.

    Ömer bin Abdulaziz buyurdu ki:

    – Takdir edilene sevinirim.

    Acaba takdir nedir? Ne istersin dediklerinde

    – Allahü Teâlâ’nın alnıma yazdığını isterim, buyurdu.

    İbni Mes’ud radıyallahu anh buyurdu ki:

    – Olan bir şeye keşke olmasa idi veya olmayan bir şeye keşke olsaydı demekden ise ateş yemeği tercih ederim.

    Peygamberlerden biri yirmi sene açlığa ve çıplaklığa ve çok sıkıntılara mübtelâ oldu. Duâ etdi kabul olmadı. Vahy geldi ki:

    – Gökleri ve yeri, yaratmadan önce, senin kısmet ve takdirinden nasibin bu idi. Yaratmış olduğum gökleri, yeri ve mülkümdeki düzeni senin için bozayım mı? Benim istediğim olmasın da, senin istediğinin olmasına mı hükmedeyim. Benim istediğim değil de, senin istediğin mi olsun? İzzetime yemin ederek söylüyorum. Eğer kalbinden bu geçer ise, ismini peygamberler defterinden silerim.

    ***

    Hayır, Allah’ın Dilediğindedir

    Kur’an-ı Kerim’de Yûsuf aleyhisselâma bakan kadınların onun güzellik, azâmet ve celâlinden, ellerini kesdikleri halde acısından haberleri olmadığı bildirilmektedir.

    Mısır’da kıtlık olmuşdu. Aç olanlar Yûsuf aleyhisselâmı görmeğe gider açlıklarını unuturlardı. Bu mahlûkun güzelliğin tesiridir. Her şeyi yaradan Allahü Teâlâ’nın güzelliği, bir kimseye gösterilir ise belâları duymamasına niçin şaşılsın?

    Sahrada oturan bir kimse vardı. Allah’ın her hükmetdiğine, bu hayırlıdır, derdi. Eşyasını kollayan bir köpeği vardı. Yükünü yüklediği bir de merkebi vardı. Bunları uyandıran bir de horozu vardı. Aç bir kurt gelib merkebi parçaladı. Bunda bir hayır var, dedi. Horozu da köpek öldürdü, yine bunda bir hayır var, dedi. Köpek de başka bir sebeple öldü. Yine bunda bir hayır var, dedi. Hanımı ve çocukları üzülerek, her ne olursa bunda da bir hayır var, diyorsun, bu ne biçim hayırdır? Ellerimiz, ayağımız bunlar idi. Hepsi öldü, dediler. Belki hayır, bunlarda olur, dedi.

    Ertesi gün kalkdıklarında etrafında bulunanları merkeb, horoz ve köpek sesleri sebebiyle, hırsızların bulup mallarını alıp, kendilerini de öldürmüş olduklarını ve bunlarınkiler öldüğü için hırsızların kendilerini bulamadıklarını gördüler.

    Allahü Teâlâ’nın işi karşısında (bunda bir hayır var) demenin hikmetini anlamadın mı? dedi. (Kimya-yı Saadet’ten)

    İbrahim Edhem kuddise sirruh duasında tereddüt etmişdi. Bu sırada gözlerine uyku bastı. O esnada hatiften gelen bir sesle kendisine şöyle denildi.

    Ey İbrahim de ki:

    – Allahım, beni senin takdir ve hükmüne razı olanlardan eyle! Senin belâlarına sabretme gücü ver. Senin nimetlerine şükretmek nasib eyle! Senden, nimetlerinin tamamını, vereceğin afiyetin devamını ve senin sevginde sebatımı isterim.

    Abdülkâdir Geylânî kuddise sirruh buyurur:

    – Allah’dan onun rızasından gayrı bir şey isteme. Onun rızası dahilinde, helal kazanç iste, helal yiyecek, giyecek ve içecek iste. Alın terinin ve helal kazancının haricinde şeylere talip olma. Allah’ın emirlerinden kaçma. Ona kendisinden dünyalık talebinde bulunmak gayesiyle ibâdet etme. Yalnız onun rızası için ibâdet et.

    Risâle-i Kuşeyri’de nakl edilmişdir ki Musa aleyhisselâm:

    – Ya İlâhî! Sen Âdemi kudret elinle yarattın. Ona türlü türlü keramet verdin sana nasıl şükreyledi? deye sordu. Hak Teâlâ ve Tekaddes hazretleri:

    – Âdem, o kerametlerinin hepsini benden bildi, dedi. Mûsâ aleyhisselâm:

    – Ya Rabbi! Beni bir amele kılavuz kıl ki, onu işlediğim zaman benden razı olasın!

    Hak celle ve alâ hazretleri:

    – Ya Mûsâ! Benim rızam, senin rızandadır. Yani benim kazama sen razı olursan, ben de senden razı olurum” buyurdu.

  21. Fatima(Nisa) :@hakan

    hakan :çünkü,KEŞKE:Kaçırılmış fırsatların, bastırılmış duyguların, harcanmış hayatların, boşa yaşanmış ya da hakkıyla yaşanamamış yılların, gecikmiş itirafların ağıtıdır.

    Keske dememek için bunu okumak istersiniz diye düşündüm..
    Nûr bâtına girince genişler, basîret gözü açılır, kul Allah Teâlâ’nın, tedbirini güzelliğini görür, hoşnudsuzluk ve sıkıntı hali de ortadan kalkar. Çünkü sadrın genişliği, sevginin ve sevgilinin yapdıklarından gerçekden seven kişinin rızası gibi tad almağı ihtiva eder. Çünkü seven, sevgiliden gelen her şeyi kendisinin murâdı ve tercihi olarak görür. Sevgilinin tercihini görmenin lezzeti ile, şahsi tercihini göremez hâle gelir. Bu mânâda:
    “Sevgilinin yapdığı her şey sevimlidir.” denmiştir. (Avârifu’l-Meârif tercümesinden, s. 623-625.)
    Dâvûd aleyhisselâm’a şöyle vahiy geldi:
    – Ey Dâvûd sen istersin, ben de isterim. Ancak benim istediğim olur. Benim istediğimi kabul edersen, isteğinde sana yetişirim. Elbette benim istediğimden başkası olmaz.
    Ömer bin Abdulaziz buyurdu ki:
    – Takdir edilene sevinirim.
    Acaba takdir nedir? Ne istersin dediklerinde
    – Allahü Teâlâ’nın alnıma yazdığını isterim, buyurdu.
    İbni Mes’ud radıyallahu anh buyurdu ki:
    – Olan bir şeye keşke olmasa idi veya olmayan bir şeye keşke olsaydı demekden ise ateş yemeği tercih ederim.
    Peygamberlerden biri yirmi sene açlığa ve çıplaklığa ve çok sıkıntılara mübtelâ oldu. Duâ etdi kabul olmadı. Vahy geldi ki:
    – Gökleri ve yeri, yaratmadan önce, senin kısmet ve takdirinden nasibin bu idi. Yaratmış olduğum gökleri, yeri ve mülkümdeki düzeni senin için bozayım mı? Benim istediğim olmasın da, senin istediğinin olmasına mı hükmedeyim. Benim istediğim değil de, senin istediğin mi olsun? İzzetime yemin ederek söylüyorum. Eğer kalbinden bu geçer ise, ismini peygamberler defterinden silerim.
    ***
    Hayır, Allah’ın Dilediğindedir
    Kur’an-ı Kerim’de Yûsuf aleyhisselâma bakan kadınların onun güzellik, azâmet ve celâlinden, ellerini kesdikleri halde acısından haberleri olmadığı bildirilmektedir.
    Mısır’da kıtlık olmuşdu. Aç olanlar Yûsuf aleyhisselâmı görmeğe gider açlıklarını unuturlardı. Bu mahlûkun güzelliğin tesiridir. Her şeyi yaradan Allahü Teâlâ’nın güzelliği, bir kimseye gösterilir ise belâları duymamasına niçin şaşılsın?
    Sahrada oturan bir kimse vardı. Allah’ın her hükmetdiğine, bu hayırlıdır, derdi. Eşyasını kollayan bir köpeği vardı. Yükünü yüklediği bir de merkebi vardı. Bunları uyandıran bir de horozu vardı. Aç bir kurt gelib merkebi parçaladı. Bunda bir hayır var, dedi. Horozu da köpek öldürdü, yine bunda bir hayır var, dedi. Köpek de başka bir sebeple öldü. Yine bunda bir hayır var, dedi. Hanımı ve çocukları üzülerek, her ne olursa bunda da bir hayır var, diyorsun, bu ne biçim hayırdır? Ellerimiz, ayağımız bunlar idi. Hepsi öldü, dediler. Belki hayır, bunlarda olur, dedi.
    Ertesi gün kalkdıklarında etrafında bulunanları merkeb, horoz ve köpek sesleri sebebiyle, hırsızların bulup mallarını alıp, kendilerini de öldürmüş olduklarını ve bunlarınkiler öldüğü için hırsızların kendilerini bulamadıklarını gördüler.
    Allahü Teâlâ’nın işi karşısında (bunda bir hayır var) demenin hikmetini anlamadın mı? dedi. (Kimya-yı Saadet’ten)
    İbrahim Edhem kuddise sirruh duasında tereddüt etmişdi. Bu sırada gözlerine uyku bastı. O esnada hatiften gelen bir sesle kendisine şöyle denildi.
    Ey İbrahim de ki:
    – Allahım, beni senin takdir ve hükmüne razı olanlardan eyle! Senin belâlarına sabretme gücü ver. Senin nimetlerine şükretmek nasib eyle! Senden, nimetlerinin tamamını, vereceğin afiyetin devamını ve senin sevginde sebatımı isterim.
    Abdülkâdir Geylânî kuddise sirruh buyurur:
    – Allah’dan onun rızasından gayrı bir şey isteme. Onun rızası dahilinde, helal kazanç iste, helal yiyecek, giyecek ve içecek iste. Alın terinin ve helal kazancının haricinde şeylere talip olma. Allah’ın emirlerinden kaçma. Ona kendisinden dünyalık talebinde bulunmak gayesiyle ibâdet etme. Yalnız onun rızası için ibâdet et.
    Risâle-i Kuşeyri’de nakl edilmişdir ki Musa aleyhisselâm:
    – Ya İlâhî! Sen Âdemi kudret elinle yarattın. Ona türlü türlü keramet verdin sana nasıl şükreyledi? deye sordu. Hak Teâlâ ve Tekaddes hazretleri:
    – Âdem, o kerametlerinin hepsini benden bildi, dedi. Mûsâ aleyhisselâm:
    – Ya Rabbi! Beni bir amele kılavuz kıl ki, onu işlediğim zaman benden razı olasın!
    Hak celle ve alâ hazretleri:
    – Ya Mûsâ! Benim rızam, senin rızandadır. Yani benim kazama sen razı olursan, ben de senden razı olurum” buyurdu.

    :):):):) Allah razı olsun.Keşkeeeeeee

  22. Fatima(Nisa) :@hakan Katılıyorum,aklın yolu bir

    Aklın yolu kaç bilmiyorum ama bendekine aklı denirse eğer,o hiç ben de olmadı.Hep başka yerde.işin aslınıda sorarsanız,ben de onu getirmek için hiç çabalamadım.çünkü olduğu yerden son derece memnunum

  23. Fatima(Nisa) :Ben bir şair olsaydım eğer ,Cümle cümle vururdum seni ..Her noktasında dururdu kalbin..Ben bir şair olsaydım eğer,Öyle bir şiir yazardım ki sana sevgili,Harflerine asardın kendini..!

    paylaşımlarınızın hepsi birbirinden güzel.Allah razı olsun

  24. Bir deniz kesilen gözlerimin kıyısında
    bir aşk ovasını görmüştün hani;
    Safran dallarıyla, ağustos gülleriyle sarmaş dolaş.
    Bunu unutma, hatırla ama.

  25. Bir tatlı ömür gibi gitmeye niyetlendin,
    Ayrılık atına eyer vurdun inadına.
    Ama bizi unutma, hatırla ama.

  26. Ben
    Hiçbir aşk şiirimi sana yazmadım zaten,
    Say ki;
    Bir yaz günü
    Ürkek bulutun kalbiydi
    Gözbebeklerimde titreyen…
    Kurumuş bir dal gibi
    Kırılmaya meyilliydi kirpiklerim
    Ve yeminliydi geceler
    Düşlerimi deşmeye…

    ***

    Sen gittin ya benden baharı da alıp,
    Güller soldu, renkler yitti, umut bitti,
    Güneş ara verdi çiğdemle raksına,
    Kalem yazmadı şiir, vuslattan başka…
    Sen gittin ya dualar hep senden yana…
    Dumanlar sana doğru, ışık yok oldu,
    Gözümde hep gri, hep mavi durdu,
    Hülyalar sana döndü, emeller sana…
    Seni tanıyamadılar Ey Güneş’im!
    ‘Ben’ ruhuyla göremediler seni;
    Samimi niyaza karşı mütevazı,
    Şarlatanlara karşı kibirli…
    Seni tanıyamadılar ey can suyum,
    ‘Ben’ gönlüyle göremediler;
    Tende can, canda canan oluşunu,
    Kelamıma mana oluşunu…

    ***

    Bir ben gitti sende, sen giderken!
    Bir gül gitti sende, veda ederken!
    Cananım can feda aşkın yoluna,
    Bir ben yitti sende, sen giderken!
    Çok bekledim gelmedin,
    Galiba gitmeye karar verdin
    Yine ve bana sormadan,
    Ama beni de alarak…
    Pas tuttu yüreğim sensizlikten,
    Küf tuttu ciğerim kokunun yoksunluğundan,
    Bahar gelmesin mi sineme?
    Açmasın mı mavi güller?
    Bana sen lazım,
    …Vermesin mi kader?

  27. Ey aşık,hani özlem çekiyorsun ya sevgiliye!
    Bilki sevgilindendir özlemin özü.
    Odur asıl sana özlem duyan
    Çünkü,o tutuşturmayınca
    alevi,kimsede olmaz ateş.Ve
    aşk ateşi önce sevilene
    ondan sonra sevene
    düşer

  28. Aşk davaya benzer,
    cefa çekmekte şahide…
    şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki..

  29. Anladım ki,gönül çuvalımdaki kelimeler yetmez.
    Oysa gönlüm güzel olmazsa,bahçemde bir GÜL dahi bitmez.
    Ey sevgili ! Senin aşkın daim olsun
    Benim yaram olsada farketmez

  30. Aşk; vazgeçmektir Ey Sevgili!
    Mecnun gibi aklından,
    Kerem gibi bedeninden vazgeçmek.
    Yardan gayrısından, cümle cihandan vazgeçmek.
    Yemeden, içmeden, uykudan, uyanıklıkdan ve vazgeçmekten bile vazgeçmektir gün gelince.
    Senin için senden vazgeçmişim.
    Bilesin..!!

  31. Gözde yaş yoksa ruhta gökkuşağı oluşmaz ..Günün her saatini dün olduğundan daha iyi olabilmek için kullanmalısın.. Büyük ruhlar, acılarını sessizce çeker.. Hiçbir zorluk çok büyük değildir..Yeter ki onu kücük parçalara bölmesini bil.. Her insanın yaşamı, Allah’ın eliyle yazılmış bir peri masalıdır.. Dün bitti ,bugünü yaşa ..Hayata değer bir yaşam, sevmeye değer bir aşk, dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçme.. Ne eksik ne fazlasını ara ve seni üzenle ASLA UĞRAŞMA…

  32. Bir nasıhat edeyim ilerde yanmayasın
    Her yüzüne güleni dostumdur sanmayasın
    Bukalemun mavi mi? şekline kanmayasın
    İşi gücü hep boyar rengini arar bulur

    Belki faydam dokunur sözümü alanlara
    Bu gibi hainlerden habersiz olanlara
    Okusun ibret alsın kanmasın yalanlara
    Her bir ortama uyar dengini arar bulur

    Ona kucak açarsın evine gelir gider
    Öyle sıcak davranır şeytandan daha beter
    Senin ilaç paranı aşırıp zula eder
    Velinimetten sayar engini arar bulur

    Bazen gelip dert yanar yokmuş çaresi gibi
    Seni bağrına basar çiğer paresi gibi
    Alçaklarda dolaşır lağım faresi gibi
    Gemiyi alttan oyar küngünü arar bulur

    Eline fırsat geçsin hemen derini yüzer
    Dostluktan eser kalmaz bir böcek gibi ezer
    Sırlarını çözerse gazete olup gezer
    Kovaya benzin koyar yangını arar bulur

    Özel dostları ile neyin varsa kapışır
    Ayak oyunlarına iblis bile apışır
    Sende çıkarı varsa kene gibi yapışır
    Hep avantadan doyar zengini arar bulur

    Der Mikdati eskimez istismarın modası
    Çok pahalı ders olur gafillerin hatası
    Aslında çok korkaktır çamurlara batası
    Güçsüz olana kıyar cengini arar bulur

  33. İnsanların çoğu, ömürlerinin büyük bir bölümünü rol yaparak geçirirler.
    Yusuf Ziya Keskin
    Birdem abid bir dem zahidbir dem asi bir dem muti!
    Yunus Emre
    Bil ki, sana söz taşıyan, senden de taşır. Seni sende olmayanla öven kimsenin, seni sende olmayan şeyle kötülemesinden emin olamazsın.
    Hasan-i Basri
    Kalbi ve sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa, o, yine dilsiz sayılır.
    Mevlana
    Kişiyi hak ettiğinden çok övmek riyadır, layık olduğundan daha övmek ise, ya acizlikten ya da hasettendir.
    Hz. Ali
    Riya olmasın diye cemaatten kaçanlar ayrı bir riya içindedirler.
    Abdulhakim Arvasi
    İnsanlar arasında kendisini zemmeden kimse, hakikatta kendisini övmüş olur. Bu ise riya alametlerindendir.
    Hasan-ı Basri
    İnsanlar daima gördükleri gibi değildir.
    Gotthold Eprahim Lessing
    İyi olup da kötü görünmek isteyenlere de “ikiyüzlü” derim ben.
    Oscar Wilde
    Herkes ikiyüzlüdür.
    Frederick IV
    Belirli sabit fikirlere kapılmış olanlar, tasvip etmedikleri şeyleri savunmaya mahkumdurlar.
    Cicero
    Ey arkadaş! İman kesene dikkat et. Riya ve kötü huy fareleri onu kemirmesin!
    Yahya Bin Muaz

  34. Bir bakarsın yüzüne ay gibi parlıyan güzele benzer
    Tatlı ve kibar konuşur dilleri sana iltifatlar dizer
    Bir yılan gibi sokulur bedenine yanında doğru yolu gezer
    Gözüne karşı gülsede arkandan boyunu posunu süzer

    Kötü yolu seçeni gösteriş diye efendice uyarıp tutup kızar
    Hakikati ve nezaketi öğreterek eline nasihatler yazar
    Bu davranışıyla seni kazanır kandırır içine giderek sızar
    Farkında olmadan dostum diye seslenir arkandan mezarını kazar

    Her mutlu gününde yanında baş köşede yerini bulur
    Nereye gitsen peşinden gelir işinin başına kurulur
    Dost dediyin unutma kara gün gelince hep belli olur
    Böylesi dara düşence bulunmaz ortalıktan kaybolur

    Hayat keyfine tad gelsin der çayına atar uyuşturucu şeker
    Bayılıp düşersin kucağına seni soyar paranı alır orada eker
    Buda yetmezmiş gibi malına göz koyar ocağına incir diker
    Boşuna dilini dökme o yardım edeceyinin yerine elini çeker

    Nerede cahil bir insan görseler yardım edelim diye kandırıyor
    Sende bizdensin müslümanlık borcumuz elini boynuna sardırıyor
    İş işten geçtikten sonra işkence yaratarak tehditle azarlıyor
    Erkeyi zinaya kadının namusunu parayla başkalarına pazarlıyor

    Hayatı bir oyuncak misali yaşıyor mutluluğu erkeği kadını
    İsmini de aşk koymuşlar hayal olan güzel sevdanın adını
    Herkes düşünüyor ağzına gelecek olan bir lokmanın tadını
    Kimin umrunda bu yalan sevgin bitecek düşündünmü ardını

    Unutmayın tanımak imkansızdır aradan yıllar geçsede günler
    İnsanlar yarın değişir düşünce gelişir geride kalır dünler
    Ne kadar anlamaya çalışsada içinden geçenleri bilmezler
    Akıl zamanı zekayla yaşar yaşadıkça deyişirsin ama görmezler

    İşte bizim insanlar okuyamazlar yüreği görmezler dildeki yalanı
    Çabuk aldanırlar fark etmezler beline dolanan o zehirli yılanı
    İki çift tatlı söz edene inanır sahibi eder kendine eş tutar kılanı
    Hiç fark etmez kendisini tuzağa düşürerek hayatını zevkle çalanı

    Namus haysiyet hakikat nedir bilmez o gafil olan şeref…z insanlar
    Kişiliğini gizleyen maluklar nur yüzlerine kirli maske takan korsanlar
    Bu milleti böyle dolandırıp kötü işlerini kullanarak acizce sarsanlar
    Tek bir dileyim Allahından bulsunlar İKİ YÜZLÜ LANET İNSANLAR

  35. Mademki kendinde bir dert veya pişmanlık hissediyorsun; bu, Allah’ın sana olan yardımının ve sevgisinin bir delilidir.

  36. Mevlana’nın sözlerinden iyi anlamak gerek.Aksi taktirde kendimiz Mevlana olsak ne yazar

  37. Sana;

    Dilsiz, dudaksız sözler söyleyeceğim..

    Bütün kulaklardan gizli sırlardan bahsedeceğim..

    Bu sözleri sana;

    Herkesin içinde söyleyeceğim ama senden başka kimse duymayacak Kimse anlamayacak..!

  38. Hazret-i Şems’i, konuşup nasihat etmesi için bir meclise davet etmişler.

    Meclise girer girmez köşe bir yere oturunca,

    Kendisini baş köşeye davet edenlere de şu cevabı vermiş;

    Adam adamsa oturduğu her yer köşe olur ona!

    Adam adam değilse, köşe bile eşik olur ona!

  39. Kör cehalet çirkefleştirir insanları!

    Suskunluğum asaletimdendir…

    Her lafa verecek bir cevabım var lakin;

    Bir lafa bakarım laf mı diye,

    Bir de söyleyene bakarım adam mı diye…!

  40. Aşk,namaz kılmak gibidir..Niyet ettikten sonra etrafa bakılmaz..!

  41. Aşka Yanmalı, Can Dediğin…

    Ya Canan Olmalı; Ya da Canını Almalı…

    Yar Diyemezsin ki Herkese, İçindeki Yaran Olmalı…

    Herkesin de bir yüreği vardır Amma;

    Yürek Dediğin , Bir Aşka, Bir B(aşka) Yanmalı..

  42. Hayata tepeden bakarsan, insanların sadece tepesini görürsün.

    Hayata daima insanlarla aynı mesafeden bak;

    O zaman insanların hem yüzünü, hem kalbini görürsün.

    Mühim olan yükseklere çıkıp, hayata tepeden bakmak değildir;

    Mühim olan ne kadar yükselsen de,

    Her şeye eşit mesafeden bakabilmektir.

    Hayatta her şey olabilirsin,

    Fakat mühim olan hayatın içinde “İnsan” olabilmektir..

    Dahası şöyle devam edelim ki ırganırız diye umut ederek…!

  43. Sana affedilemeyecek kadar büyük hata yapan birine,

    Akıl sınırlarının bittiği yerden başlayacak ceza vermek istiyorsan,

    Bütün samimiyetinle affet.

    Hissedilen her şeyi arşivleyen kader,

    Kendisiyle en iyi biçimde ilgilenecektir.

    Kaderin ilgilenmesi elbette ki yine kaderdir,

    Lakin aklı kullanmakta bir o kadar kaderdir…

  44. Güvendiğiniz dağlara karlar yağdığında,

    En güzel çare,

    Dağ ile karı başbaşa bırakmaktır.

    Gün gelip karlar eridiğinde; Dağ yolunuzu gözleyince

    En güzel cevap,

    Başka bir dağdan selam yollamaktır…”

  45. Ve ”AŞK” köşe başında dilenir oldu..

    Allah rızası için biraz ”SADAKAT”..!

  46. Bir kalp, kuyuya düşerse kalp daralmaz kuyu daralır..

    Haydi,düştüğün kuyularda kaybet beni..!

  47. Yer o yer ama ne ben aynı ben’im ne sen aynı sen’sin..

    Üstelik sen ve ben,

    ben ve sen de değiliz..!

  48. Allah’ım;

    Biliyorum burası cennet değil ama her insan gibi benim aslım da cennetten..

    Ne olur dünya da cennet olsun..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir