Üzülme! Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, ne mutlu sana! Elinde olmayanları söyleme bana. Elinde olanlardan bahset can! Geceler hep kimsesiz mi geçecek? …Gidenler dönmeyecek mi? Yitirdiğin; bir bakarsın yağmurlu bir gecede Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış. Bil ki güzellikler de var bu hayatta. Gel Git’lerin olmadığı bir hayat düşünebilir misin? Hüzün olgunlaştırır…
Herşey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme ! Çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir.
Olan benim içimde olmuştu..
Değil mi ki o, boşluğa bir isim üflerken şuursuzdu..
Nihâde içimde dönüp duran halleri bilseydi,
Böyle gaflette olmazdı kuşkusuz.
Bana ne yaptığını ihtimal ki hiç anlamadı.
Anlamadığı için suçsuzdu.
Ama anlamadığı için yine de o suçluydu..
Sevgin, güneşin vurduğu şeffaf şeylerde
Sen, güneşe talip ol!
Ayna kırılır, köpük söner…
Her mecâzî âşk,
Sînesinde bir hüzün tohumu saklar.
Yalancı sevdâlar, fîrâka gebe…
Âşkın iksiriyle kendinden geçmiş dost!
Bil ki: “Zevâli lezzet elemdir”
Ağlama Leylâ, mecnûn etme kendini!
Dökme gözyaşını, gözümden düşüyorsun.
Delme dağları Ferhât!
Bu şirinlik kime(?)
Yokluk madeninde, varlık mı arıyorsun?
Kerem et Kerem’e Yâ Râbb!
Aşkın aslını göster.
Her yan Züleyhâ dolu…
Yusuf olmak; yürek ister.
Bir düş gördüm içimde
İçinde yaşadım bir gün
Mutlu oldum ve öldüm!
Düş bozuldu yalanında
…uyandım
şükürlerle, dualarla…
Bir tatlı ömür gibi gitmeye niyetlendin,
ayrılık atına eyer vurdun inadına.
Ama bizi unutma, hatırla ama.
Sana temiz dostlar, iyi dostlar, bağdaş dostlar
yeryüzünde de var. gökyüzünde de var.
Eski dostla ettiğin yemini, hatırla ama.
Sen her gece ay değirmisini
başına yastık edince yollarda,
dizimde yattığın geceleri hatırla ama.
Sen ey, hüsrev’i kendine kul,
Şirin gibi bir nice güzeli esir eden,
aşkının ateşiyle tıpkı Ferhat gibi benim
ayrılık dağını delmede olduğumu, hatırla ama.
Bir deniz kesilen gözlerimin kıyısında
bir aşk ovasını görmüştün hani;
sarfan dallarıyla, ağustos gülleriyle sarmaşdolaş.
Bunu unutma, hatırla ama.
Ey Tebrizli Şems,
dinim aşktır benim, senin yüzünü gördüm göreli,
benim dinim senin yüzünde övünür, ey sevgili.
Bunu unutma, hatırla ama.
Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır..
Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa,
Güle dokunmanıza çok az kalmış demektir..!
Hz.Mevlâna
Mecnun değilim dost,
Lakin çağırsan çöllere gelirim..
Yalan halde gelmem,
Toplarım özümü yalın halde gelirim..
Kapıyı çaldığımda kim o dersen,
Ben olmam kapında sen olur gelirim.
Sen gel de yeter ki,
Yola yük olmam,yol olur gelirim..!
Yapma Gönül; Bu Postu Sana Ulu Orta Serdirmezler…
Dilenci Kılığıyla Saraya Girdirmezler…
Çöllerde Sevda İçin İmtihan Vermeden…
Her MECNUN Diyeni; LEYLA’YA Erdirmezler..!
Unutma Sır gibi seversen eğer muradın gerçekleşir..
Çünkü tohum toprağa gizlenirse yeşerir..!
Hz Mevlana
Yitirdiğin her ne ise;
Bir bakarsın yağmurlu bir gecede veya
Bir Bahar Sabahında Karşına Çıkmış..
Bil ki!Güzellikler de var bu hayatta..
Gel Git’lerin olmadığı bir hayat düşünebilirmisin?
Hüzün olgunlaştırır,
Kaybetmek sabrı öğretir..
Ben bir balığım,
Aşk ise daldığım bir derya…
Aşktan gözlerim yaşlı olsa da;
O derya göz yaşımı nerden bilir?
Başımı o denizden çıkarayım desem,
Balığım ya; nefesim kesilir…
O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu,
Bu beden testisi ise ölüm zehiri ile..
İçindekine bakarsan padişahsın,
Kabına bakarsan yolu yitirdin..
Ask söze siğmaz :
Ask bir denizdir ki ,dibi görünmez… Hz. Mevlana
”Dünya soğur akşam serinlerken,
Benim sensiz sevinecek bir şeyim yok..
Kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim..
Ve işte en gümüş cümlem:
İçimi açtım sana, İçini açmak için..”
Yinede Su’sarmıydın Bana
Benimde anlatacaklarım vardı elbet
Ve içimde büyüyen bir aşk!
Taki..
Sus kentime apansız çökene dek…
Anlaşılamamak yaftasını çektiğinde
Dudaklara
Söyleyeceklerim çoktan çekilmişti
Kalabalıklar arasından…
Sadece sus kaldı yanımda…
Sus-Mak! …
Sus-Mam gibi…
Oysa ne çok şey vardı içimde
Dilden öte gitmesi dilenen
Ne çok söz vardı dilimde
Sözden öte olması beklenen…
Sus-tun hep!
Sus-arak çoğalttın sus-larımı
Kimbilir belkide habersizdin
Sus_(ma) nın söylemek istediklerimin
Çığlığını susturan olduğundan…
Bilseydin el vermezdin bu kadar
Canımı yakan suslara…
Sende bir sus olup
Düşmezdin suspus hayatıma!
Bilseydin….
Yinede su’sarmıydın bana..
Hayatımın karşı kıyısıydı “O”
Elâydı,
Belâydı,
Yaraydı,
Ne çok şeydi.!
Aklım almıyor..
Ama kalbime sığıyor..!
Bana, dedi, bir isim ver,
Varlığım olsun..
Durdu, aklından yeni bir şey geçti.
Bana, dedi, sen isim ver,
Varlığım senin olsun..
Bana öyle bir isim ver ki;
Senin adının yanında dursun..
Seni anan beni de ansın..
Seni hatırlayan beni hatırlamadan olmasın..
Bir “ile” koy aramıza..
Bizi birbirimize bağlasın.
Yüreğimdeki kuyuya bir Yusuf düştü,
Ne bir Yakup’u var, ne de bir Züleyhası…
Kalp, dedim; onu da dert ve keder bölüştü,
Mecnun çöl oldu, kum gibi savruldu Leylası…
Sevdiğim,
‘Aç’ oturup, ‘Aşk’ kalktım yüreğinden…
Girdin kalbimden içeri; bütün ‘Ah’lar kalktı yerinden…
İhlas yüreğin aşkıdır !..
Ne zaman yüreğin huşuyla secdeye duramıyor..
Bil ki !
Aşkın ağlıyor !..
Bir canım, gel gör ki var yüz bin tenim,
Neyleyip, netsem ki ağzım sır benim.
Bunca insan var, “benim” hep “ben” diyen,
Yok ki bir er, söylesin tek “ben senim.”
(HZ MEVLANA)
“Duy şikayet etmede her an bu Ney,
Anlatır hep bu ayrılıklardan bu Ney.
Der ki; feryadım kamışlıktan gelir,
Duysa her kim, gözlerinden kan gelir.
Ayrılıktan parçalanmış bir yürek,
İsterim ben, derdimi dökmem gerek.
Şayet aslından biraz ayrılsa can,
Öyle bekler, vuslata ersin zaman.
Ağladım her yerde, hep ah eyledim,
Gördüğüm her kul için, dostum dedim.
Herkesin zannında dost oldum ama; makale
Kimse talip olmadı esrarıma.
Hiç değil feryadıma sırrım uzak,
Gözde lakin yok ışık, duymaz kulak.
Aşikardır can-beden, gör insanı,
Yok izin, görmez fakat insan, canı.
Ney sesi tekmil hava; oldu ateş,
Hem yok olsun, kimde yoksa bu ateş!
Ateş ateş olmuş, dökülmüştür Ney’e
Cebesi aşkın karışmıştır mey’e.
Yardan ayrı dostu Ney dost kıldı hem,
Perdesinden perdemiz yırtıldı hem.
Kanlı yoldan Ney sunar hep arzuhal,
Hem verir Mecun’un aşkından misal.
Ney zehir, hem panzehir; ah nerde var,
Böyle bir dost, böyle bir özlemli yar?
Sırrı bu aklın, bilinmez akl ile,
Tek kulaktır müşteri, ancak dile.
Sırf keder, gam; gitti kaç gün kaç gece,
Geçti yanışlarla günler, öylece.
Geçse günler, korku yok, her şey masal;
Ey temizlik örneği, sen gitme kal!
Kandı her şey, tek balık kanmaz sudan,
Anlamaz olgun adamdan bil ki, ham,
Söz uzar, kesmek gerektir vesselam
Kişinin değeri nedir?
– Aradığı şeydir!
Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki sen cansın.
Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin.
Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen, anlarsın ki
Aradığın ancak sensin, sen.
Madendeki inciyi aradıkça madensin.
Ekmek lokmasına heves ettikçe ekmeksin.
Şu kapalı sözü anlarsan, anlarsın her şeyi;
Neyi arıyorsun, sen osun.
Senin canın içinde bir can var, o canı ara!
Beden dağının içinde mücevher var, o mücevherin madenini ara!
A yürüyüp giden sufi, gücün yeterse ara;
Ama dışarıda değil, aradığını kendinde ara.
Hayat,birbirimizden dargın kalacak kadar uzun değildir.Hiç bir sebep kısacık hayatta,insanın birbirinden uzak kalmasını gerektiricek kadar büyük değildir.Öyle işte
Sıkıntılar Gecedir…
Dinlen Kederlenme Sabah Elbet Olacaktır..!
Mevlana diyarinda nazarimi boş birakma.
Yüregim gece olmussa, aydinlat, loş birakma.
Dalimdan duser gibiyim,sensizim,koş birakma.
Ya Fatima kelam eyle,dostu sarhoş birakma!
Ne yazacagımı bilemedim.. Anladım ki huzur sukunetteymış.. Bilmezdim hamus olmanın bu kadar güzel oldugunu.. Söylenecek bütün Kelamları söyledim.. Heybemde dile değmemiş kelam kalmamış.. Hayata dair.. Aska dair.. Dostluğa dair.. Mevlâna ya dair Kelamlar ise bitmez.. Uçsuz bucaksız engin bir okyanus misali.. Simdilik suskunum.. Yeni şeyler söylemek lazım Mevlana için .. Vav olup vay dememek için.. Vav tadinda kalabilmek duasıyla selametle fezam 🙂
‘vav’ idik,doğduk…Hak için ‘mim’e kapandıkça, kula ‘dal’ etmedi bizi, elif olduk dik durduk. Dost tadında Aşk tadında, Nisam. Güzele döküldükçe güzel kelimeler, sen gibi…
Yolumuzu sana çevir Ya Rab! Buradaki herkesin duasini hayirli kıl kabul eyle. Amin
Başımı kaldırıp semaya baktıkça Leyla’yım ben.. Kusların şakıyan sesini,zikrini duydukça Leyla’yım ben.. Ağlayan bir bebeğin sesini duydukça Leyla’yım..Hergün sabah açan çiçeğin gizli şükrünü işittikçe Leyla’yım..”Sevdiğim kulumu dostuma yollarım” emrine hitaben yolladığı dostumu düşündükçe ve andıkça Leyla’yım..Rabbimin karsılastırdığı ve sevgi tohumlarını gönlüme düşürdüğü sevgiyi hissettikçe Leyla’yım.. Allah rızası için sevdikçe Leyla’yım.. Allah rızası için sevildikçe Leyla’yım ben.. Cümle âlem anlamadıkça Leyla’yım.. Etraf anlamayıp meczup dese de görünce beni.. Ne bilir ki elalem Leyla’nın yüreğini..Rabbine sevdalı bir Leyla’nın dileğini… Selametle.. 🙂
Sessizligin içinde sesine kavuşmak ne güzel. Dokunmadan hissetmek yüreğini, kelimelerde gülüşünü paylaşmak… Çöllerin sana çıkan yolları ne güzel. …elbet hamdolsun Sana,geceyi umuda,huzura, dostluga ceviren Ya Evvel.